SULTAN II.MAHMUD (1785-1839)

Celi Sülüs hat ile Ahzab Suresi 45.ayeti yazılı. Ketebeli. "Ey Nebi! Biz seni tanık, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik." 32 x 51 cm.

30.Osmanlı Sultanı ve 109.İslam Halifesi Sultan II.Mahmud'a ait bu eser yazı kalitesi , kondüsyonu ve nadiriyeti ile müzelik bir parçadır.

"Sultan 1. Abdülhamîd Hân’ın oğlu olarak H. 14 Ramazân 1199/M. 20 Temmuz 1785 gecesi Topkapı Sarayı’nda dünyaya geldi. Amcası Sultan 3. Selim sayesinde fevkalade bir tahsil gördü. Alemdâr Mustafa Paşa’nın İstanbul’a gelerek, Sultan Mustafa Han-ı Râbi’yi hâl’etmesi ile H. 4 Cemâziye’l-âhir 1223/M. 28 Temmuz 1808 tarihinde cülûs eyledi. Ancak cülûsundan vefâtına kadar türlü gâ’ilelerle uğraşmak mecburiyetinde kaldı. Uzun zamandan beri devam eden Rus muhârebeleri ve hâricî etkilerle ortaya çıkan dâhilî isyanlarla zor zamanlar geçirdi. Buna rağmen, devletin ıslâhı için gâyet cesur hamlelerde bulunarak, büyük bir azîm ve gayret ile devleti ma’mur ve bayındır kılacak tedbirler almaktan geri durmadı. Siyâsi meselelere ve dâhili sıkıntılara büyük bir akl-ı selîmle yaklaşarak, Rumeli’nde, Anadolu’da ve Arabistan’da saltanât sevdâsına düşen a’yânları dize getirdi. Artık tahammülleri zorlayan keyfî hareketleri ile devletin ve halkın başına belâ olan Yeniçeri Ocağı’nı söndürdü. Ocağın ortadan kaldırılmasını takiben Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’yi kurarak, kavânîn-i askeriyyeyi batılı anlamda yeniden tertib etti. Avrupa’daki resmî meclisleri örnek alarak Dâr-ı Şûrây-ı Bâb-ı Âlî, Meclis-i Vâlâ, Ahkâm-ı Adliyye ve Şûrây-ı Askeriyye gibi kurumlar kurarak, devlet işlerinin tetkîk ve müzâkeresine nizam getirmeye çalıştı. Büyük devletlerde olup bitenleri takip etmek için elçiler ta’yin ettiği gibi, Avrupa’dan mu’allimler ve mühendisler getirterek tıbbiye, harbiye ve bahriye mekteblerini, Avrupa’daki mu’adillerine göre yeniden teşkilâtlandırdı.

 

Bilhassa pây-i tahtın imârına büyük alâka gösteren Sultan Mahmud, İstanbul ile Galata arasındaki irtibâtı sağlayan Galata Köprüsü ile şehrin başına belâ olan yangınların gözetlendiği Bayezid Kulesi gibi iki büyük yâdigâr bıraktı. Kendisi ve vâlidesi nâmına büyük bendler ve suyolları inşâ ettirerek, İstanbul’un su sorununa çözüm bulmaya çalıştığı gibi, ashâb-ı kirâmın metrûk hâle gelen türbeleriyle tamire muhtaç tekâyâyı ihyâ eyleyerek, şehrin imârına büyük hizmetlerde bulundu. Ancak dâhilî ve hâricî te'sirlerle şişirilen Mısır meselesi ile patlak veren Kavalalı Mehmed Alî Paşa isyânının, kısa zamanda devletin mevcûdiyetini tehlikeye sokmasından müte’essiren vereme yakalanır. Tebdîl-i hava için gittiği kızkardeşi Esmâ Sultan’ın Çamlıca civârındaki kasrında, H. 19 Rebi’ü’l-âhir 1255/M. 1 Temmuz 1839 tarihinde vefât eder. Esmâ Sultan’ın Çemberlitaş’taki sarayının bahçesine defnedilen na’şı üzerine daha sonra türbesi inşa edilmiştir."