• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

11. Koleksiyonluk Resim ve Hat Müzayedesi

11. Online Müzayede'de yer alan tüm resimler kurumumuz güvencesinde olup Yüksek Ressam/Restoratör BAYRAM KARŞİT tarafından ekspertiz edilip onaylanmıştır.

11. Online Müzayede 30 Haziran ÇARŞAMBA günü saat 21:00'dan itibaren CANLI olarak devam edecektir.  Her lotun ekranda kalma süresi 30 saniyedir. Lotlar sıra ile satışa çıkacak ve son 10 saniyede teklif gelmesi halinde her lot 20 saniye daha uzayacaktır.

Lot: 13 » Resim

BEHRUZ KİA (d.1937)

"Taşlar ve Çiçekler". Tuval üzeri yağlıboya. 90 x 130 cm. İmzalı.

"Ressam, şair ve gazeteci. 1937, Tahran / İran doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini Tahran ve Beyrut’ta yaptı. Üniversite eğitimini ABD’de tamamladı. Boston Emerson College’da, New York Actors Studio’da, Los Angeles Theatre of Arts’ta rejisörlük, sinema ve televizyon eğitimi aldı. Michigan State Üniversitesinden televizyon ve sinema dallarında yüksek lisans derecesi alan Kia, 1979 İran Devrimine kadar Ulusal İran Radyo ve Televizyon kurumunda çalıştı. Vietnam, Arap - İsrail ve Hindistan - Pakistan savaşlarını izledi. Vietnam Savaşı’nda yaralandı. 1979 İran Devrimi’nin ardından Fransa’ya gitti. 1982’de geldiği Türkiye’ye 1984’te yerleşti. Sayısız televizyon çalışmasına imza attı. Seksen üç belgesel filmi ve bu filmler arasında gösterimi üç buçuk yıl süren sosyal içerikli Şehir adlı belgeseliyle dikkat çekti.

Politik ve sosyal içerikli beş yüzden fazla makalesi çeşitli gazete ve dergilerde yayımlandı. 1964 yılında televizyonda yayımlanan “İnsanları Koruma Cemiyeti” adlı, kara mizah içerikli Mopet Show’un da yazarlığını ve yönetmenliğini yaptı. 1974 En İyi Belgesel Ödülünü, 1976 Televizyonda Yılın En İyi Röportajı Ödülünü, 1976 En İyi Muhabiri Ödülünü, 1972, 73-74-75 ve 76 yıllarının Taç Ödüllerini aldı. Türkiye’de birçok kişisel resim sergisi açan ve karma sergilere katılan sanatçının, Talisman adlı tiyatro çalışması, T.C. Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Tiyatroları Arşivine kabul edildi. İngilizce ve Farsça şiir kitapları da vardır."

Detaylar
Lot: 24 » Resim

NİMETULLAH GERASİM (1904-1986)

"Natürmort". Tuval üzerine yağlıboya. 70 x 50 cm. 1975 tarihli. İmzalı.

"Tıp Öğrenimini yarıda bırakarak, Leningrad Güzel Sanatlar Akademisi'nde okudu. Bu okulu bitirdikten sonra, Paris Güzel Sanatlar Akademisi'nin portre ve peyzaj bölümlerine devam etti. 1932-1936 yıllarında Persepolis kazılarında arkeolog ve heykeltıraş olarak çalıştı. 1936-1956 yıllarında bulunduğu Shanghai'da sergiler açarak, Çin sanat çevrelerinin dikkatini çekti.

1956'da Türkiye'ye geldi. 1969'a kadar yaşamını İstanbul'da sürdürdü. Bu tarihten sonra Ankara'ya yerleşti. Yurt içinde ve yurt dışında karma sergilere katıldı. Türkiye'de 50 kadar kişisel sergi düzenledi.
 Yapıtları, Amsterdam, New York, Washington gibi kentlerin müze ve özel koleksiyonlarında yer aldı. Yapıtları Christie's ve Sothebys gibi dünya devlerinin müzayedelerinde dönem dönem satışa sunulmaktadır".

Detaylar
Lot: 26 » Resim

AGOP ARAD (1913-1990)

"Tarabya Koyu". Duralit üzerine yağlıboya. 50 x 80 cm. İmzalı.

"Ailesi İstanbul’a yerleşince bir Fransız kolejinde orta öğrenim gören sanatçı daha sonra İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. Burada, önce Nazmi Ziya Güran ve İbrahim Çallı'nın, daha sonra da Léopold Lévy’nin atölyelerinde çalıştı. Resim çalışmalarını Paris’te Frochot Akademisi’nde sürdürdü.

28 Mart 1940’te İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nin Beyoğlu Lokali’nde Liman Resim Sergisi adıyla ilk toplu sergilerini düzenleyen “Yeniler grubu”na katıldı ve grubun sanat görüşünü paylaştı. Sonra gazetecilik mesleğine atıldı (1986’da Burhan Felek Hizmet Ödülü’nü aldı); ama resim çalışmalarını da sürdürüp, çeşitli sergilere katıldı.

Agop Arad’ın sanatı, kısa süren soyut nitelikli resimleri göz önünde tutulmazsa, aşağı yukarı bütün akademik eğilimlerin dışında kalmıştır. Gücünü kişisel gözlem ve deney birikimlerinden almıştır. Fransa’da yanında çalıştığı Jean Metzinger, kübist eğilimi açısından Agop Arad’ı pek etkilememiştir. İlk resim bilgilerini aldığı izlenimci atölyelerin de sanatına yönlendirici bir katkısı olmamıştır.

Yalnızca, 1940 kuşağı ressamlarına kişiliklerini bulma yolunda belli bir yön çizmiş olan Léopold Lévy’nin önerilerinden esinlendiği söylenebilir. Bu arada özellikle Yeniler grubunun toplumsal kaynaklı bir resim yaratma yolundaki çabaları, sanatçının kişiliği üstünde olumlu etkiler yaratmıştır. Bu etki onu doğa inşan gerçekliğinin yansıdığı İstanbul yaşamını yorumlamaya yöneltmiştir.

 

Agop Arad’ın bu resimleri, öğrendiği bütün teknikleri ve sanatsal eğilimleri bir yana bırakarak, içinden geldiği gibi yapmaya yönelen yapmacıksız ressamları (bu arada da naif ressamları) akla getirir. Gerçekten sanatçının İstanbul’un gündelik yaşamını yansıtan çalışmaları, doğrudan doğruya gözlem yeteneğine dayanır. Gördüğünü, katışıksız renklerle herhangi bir abartmaya yer vermeden tuvale aktarma kaygısı, Agop Arad’ın sanatına, halk resimlerine özgü bir nitelik de kazandırmıştır.

İstanbul’un orta sınıf halkının, çalışan ve üreten kesimin çevreyle bütünleşen yaşamını, parklardaki pazar gezintilerini, bu insanların doğal davranışlarıyla kolayca özdeşleşen bir alçakgönüllülük içinde vermiştir. Sanatın insan ve toplum hizmetindeki yönünü, olanca diriliği ve yöreye bağlı önyargısız duyarlığı doğrultusunda yansıtır. Bu yönüyle toplum ve yöre gerçeklerinden hareket eden ve büyük bölümü 1940 kuşağı sanatçıları arasında yer alan ressamlar topluluğunun ortak eğilimlerine bağlanabilir."

Detaylar
Lot: 27 » Resim

ÖZER KABAŞ (1938-1998)

"İşçiler-İnsanlar". Tuval üzerine yağlıboya. 91 x 86 cm. Arkasında imzalı sergi etiketi bulunmaktadır.

"1957’de Robert Kolej Mühendislik Okulundan (günümüzde Boğaziçi Üniversitesi) mezun oldu. 1957-1962 yıllarında Amerika’da Yale Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde eğitim gördü. Joseph Albers ve Jack Tworkow gibi sanatçıların öğrencisi oldu. Mezun olduğu yıl ilk kişisel sergisini ABD’de açtı. Aynı yıl Türkiye’ye döndü.

1964-1974 yıllarında Robert Kolej’de ve 1971’den itibaren Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1971’de iki kardeşi ile birlikte kurduğu Urart Sanat Atölyesinde modern takı tasarımında öncülük yaptı. 1983’te Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde dersler vermeye başladı. 1990 yılında Resim Ana Sanat Dalı’nda profesör oldu. 1991’de Resim Bölümü Başkanı oldu.

1975’ten itibaren resimlerinde ağırlıklı olarak deniz ve denizcilik konularını işledi. Ölümünün 10. yılı olan 2008’de Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi’nde geniş bir retrospektif sergisi açıldı ve kitabı yayınlandı.

 

Prof. Özer Kabaş, kendi sanatını şöyle anlatıyor: “Desen, kurgu, boya sıralamasının akademik modern sanata da epey yerleşmiş olan evcil ve tertipli yönteminin tepetaklak olduğu bir döneme tanık olarak yurda döndük. Desen, sürüş, boya sıralamasındaki değişken, dinamik ve estetik ögeleri figür deformasyon ve ifadesini yoğunlaştırmak ve pekiştirmek için kullanarak eleştirel türde sosyal içerikli resimler yaptım. Kendi yaptığım resimlerde de gördüm ki, deseni resmin sonuna kadar taşımak, fırçayla barıştırmak, desenin önemini azaltmıyor, tersine desen resmin sonucuna yönelik renklerle barışarak, çağdaş bir biçimde hayatiyet kazanıp, fırça ve boyanın içine yürüyerek resim bitinceye kadar kendini canlı tutuyor.”

 

Kişisel sergileri
1962 – Ross Talalay Galerisi, New Haven, ABD

1965 – Türk-Alman Kültür Merkezi, Beyoğlu

1968 – Şehir Galerisi, Beyoğlu

1971 – Takı sergisi, Hilton

1979 – İstanbul Sanat Bayramı, Yeni Eğilimler, Aya İrini

1982 – Maçka Sanat Galerisi

1987 – Maçka Sanat Galerisi

1993 – Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi

1993 Yapı Kredi İzmir Sanat Galerisi

1998 – Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi

 

Ödülleri
1962 – Yale Üniversitesi, desen dalında En Başarılı Öğrenci Ödülü

1965 – 11. TMTF Uluslararası Kültür Festivali, gravür dalında 35 yaş altı En İyi Türk Sanatçısı Ödülü

 

 

1967 – 1. Hisar Kısa Film Yarışması, 16. mm. dalında İstanbul Hatırası adlı filmiyle Birincilik Ödülü

1973 – Akbank Yaratıcı Gücü Teşvik Yarışması, kuyumculuk dalında Üçüncülük Ödülü

1980 – Resim Heykel Müzesi ve Derneği Günümüz İstanbul Sanatçıları Sergisi Başarı Ödülü"

Detaylar
Lot: 33 » Resim

BATİST (BAPTISTE) LİMONJİAN / LİMONCU EFENDİ

"Natürmort". İmzalı. 1895 tarihli. İpek üzerine yağlıboya. Sanayi-i Nefise üretimi çok özel orijinal çerçevesi içerisinde. 50 x 40 cm. Çerçeveli ebat: 65 x 55 cm.

Müzehane-i Hümayun Ressamı ve minyatür sanatçısı olan Limoncu Efendi, Asar-Atika Müzesi (İstanbul Arkeoloji Müzesi) Müdür Muavinliği ve Saltanat Müzesi konservatörlüğü gibi önemli görevlerde bulunmuştur. 1873 yılında ilk kez gerçekleştirilen Sanayi Mektebi Sergisi düzenleme komitesinde Limoncu Efendi, Ali Efendi ve Şeker Ahmet Paşa bulunmaktadır.

Referans: Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni Ressamlar / Garo Kürkman
Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi / Mustafa Cezar
 

Detaylar
Lot: 41 » Hat

SULTAN II.MAHMUD (1785-1839)

Celi Sülüs hat ile Ahzab Suresi 45.ayeti yazılı. Ketebeli. "Ey Nebi! Biz seni tanık, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik." 32 x 51 cm.

30.Osmanlı Sultanı ve 109.İslam Halifesi Sultan II.Mahmud'a ait bu eser yazı kalitesi , kondüsyonu ve nadiriyeti ile müzelik bir parçadır.

"Sultan 1. Abdülhamîd Hân’ın oğlu olarak H. 14 Ramazân 1199/M. 20 Temmuz 1785 gecesi Topkapı Sarayı’nda dünyaya geldi. Amcası Sultan 3. Selim sayesinde fevkalade bir tahsil gördü. Alemdâr Mustafa Paşa’nın İstanbul’a gelerek, Sultan Mustafa Han-ı Râbi’yi hâl’etmesi ile H. 4 Cemâziye’l-âhir 1223/M. 28 Temmuz 1808 tarihinde cülûs eyledi. Ancak cülûsundan vefâtına kadar türlü gâ’ilelerle uğraşmak mecburiyetinde kaldı. Uzun zamandan beri devam eden Rus muhârebeleri ve hâricî etkilerle ortaya çıkan dâhilî isyanlarla zor zamanlar geçirdi. Buna rağmen, devletin ıslâhı için gâyet cesur hamlelerde bulunarak, büyük bir azîm ve gayret ile devleti ma’mur ve bayındır kılacak tedbirler almaktan geri durmadı. Siyâsi meselelere ve dâhili sıkıntılara büyük bir akl-ı selîmle yaklaşarak, Rumeli’nde, Anadolu’da ve Arabistan’da saltanât sevdâsına düşen a’yânları dize getirdi. Artık tahammülleri zorlayan keyfî hareketleri ile devletin ve halkın başına belâ olan Yeniçeri Ocağı’nı söndürdü. Ocağın ortadan kaldırılmasını takiben Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’yi kurarak, kavânîn-i askeriyyeyi batılı anlamda yeniden tertib etti. Avrupa’daki resmî meclisleri örnek alarak Dâr-ı Şûrây-ı Bâb-ı Âlî, Meclis-i Vâlâ, Ahkâm-ı Adliyye ve Şûrây-ı Askeriyye gibi kurumlar kurarak, devlet işlerinin tetkîk ve müzâkeresine nizam getirmeye çalıştı. Büyük devletlerde olup bitenleri takip etmek için elçiler ta’yin ettiği gibi, Avrupa’dan mu’allimler ve mühendisler getirterek tıbbiye, harbiye ve bahriye mekteblerini, Avrupa’daki mu’adillerine göre yeniden teşkilâtlandırdı.

 

Bilhassa pây-i tahtın imârına büyük alâka gösteren Sultan Mahmud, İstanbul ile Galata arasındaki irtibâtı sağlayan Galata Köprüsü ile şehrin başına belâ olan yangınların gözetlendiği Bayezid Kulesi gibi iki büyük yâdigâr bıraktı. Kendisi ve vâlidesi nâmına büyük bendler ve suyolları inşâ ettirerek, İstanbul’un su sorununa çözüm bulmaya çalıştığı gibi, ashâb-ı kirâmın metrûk hâle gelen türbeleriyle tamire muhtaç tekâyâyı ihyâ eyleyerek, şehrin imârına büyük hizmetlerde bulundu. Ancak dâhilî ve hâricî te'sirlerle şişirilen Mısır meselesi ile patlak veren Kavalalı Mehmed Alî Paşa isyânının, kısa zamanda devletin mevcûdiyetini tehlikeye sokmasından müte’essiren vereme yakalanır. Tebdîl-i hava için gittiği kızkardeşi Esmâ Sultan’ın Çamlıca civârındaki kasrında, H. 19 Rebi’ü’l-âhir 1255/M. 1 Temmuz 1839 tarihinde vefât eder. Esmâ Sultan’ın Çemberlitaş’taki sarayının bahçesine defnedilen na’şı üzerine daha sonra türbesi inşa edilmiştir."

Detaylar
Lot: 42 » Hat

ÇIRÇIRLI ALİ EFENDİ (ö.1902)

Hattatın kendisi tarafından altın mürekkeple Fuzuli'nin beyti yazılmıştır. Celi Sülüs İstif. Ketebeli. 32 x 43 cm. Hicri 1287 / M.1870 tarihli.

"Cevri gönlümdür çeken gözdür gören ruhsarını, Allah Allah kam alan kimdir çeken kimdir ta'ab".


Meşhur hattatın yazı kalitesi yüksek, muhteşem kondüsyonda koleksiyonluk bir eseridir.

"Hüsn-i hattı Şefîk Bey’den meşketmiş ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den de istifade ile celi sülüste zamanın önde gelenlei aasına girmiştir. Bilhassa oluşturduğu terkib ve tertiblerle dikkati çeken Çırçırlı Alî Efendi’nin “Rabbiyessir” istifini gören Kazasker Efendi’nin, hocası nezdinde onu övüp takdir ettiği dahi nakledilmektedir.
Öte yandan onunla anlaşamayan Sâmî Efendi dahi, hüsn-i hattaki kudretini itiraf etmekten çekinmemiş, bir gün çırağı Hatib Ömer Vasfî Efendi ile birlikte Saraçhâne’deki cami’in önünden geçerken, kapı üzerindeki yazısını işaret ederek: “Herif ustadır. Hele şu yazıya bak. Sakın bir şeyine itiraz etme. O, senin gibi ikide bir yalayub yazanlardan değildir.” demiştir. "
  (Kaynak: ketebe.org )

Detaylar
Lot: 44 » Hat

HASAN SIRRI EFENDİ (1836-1907)

Celi Sülüs İstif. "Allah , Muhammed , Ömer, Osman , Ebubekir, Ali " yazılı. Ketebeli. 43 x 60 cm.

"Süleymâniye müderrislerinden Beypazarlı Mehmed Emîn Efendi’nin oğlu olup H. 1252/M. 1836-1837 yılında Yeniköy’de doğdu. Oradaki ibtidâî mektebde okurken Kur’an’ı hıfzetdi. Yine oradaki Ra’ufî Dergâhı şeyhi Mehmed Emîn Efendi’den yazı meşkederek icâzet aldı. Musikî dersleri aldığı Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den istifâde ile hüsn-i hatta maharet kazandı.

Eğitimini tamamladıktan sonra Ahkâm-ı Adliyye Nezâreti kâtiblerinden olarak senelerce devam etti. Daha sonra Meclis-i Ticâret İcrâ Dairesi’ne nakledildi ve icrâ memurluğuna kadar yükseldi. Sağlık sorunları nedeniyle emekliye sevkedildikten birkaç sene sonra 1325 yılının Şa’bân(Eylül-1907) ayında vefât etti. Rumelihisarı Kabristanı’nda medfun bulunan annesinin ve kızının yanına defnolundu. Naaşı daha sonra Yenikapı Mevlevîhânesi kabristanına  nakledilmiştir.

Detaylar
Lot: 45 » Hat

ABDÜLKADİR ŞÜKRİ EFENDİ (ö.1807)

Celi Sülüs İstif. "Ya Alimen bi-Hali Aleyke İttikali "( Ey Halimi Bilen ( Allah'ım) ! Güvenim Ancak Sanadır) yazılı. İmzalı. 50x62 cm. Not: Ünlü saray hattatının bilinen çok ender Celi Sülüs yazılarından olup sanat kalitesi ve nadiriyeti ile müzelik bir eserdir.

"Ayasofyalı Abdurrahmân Hilmî Efendi’nin tilmizlerinden olan Abdülkadir Şükrî Efendi, daha sonra Abdülkadir Hamdî Efendi’den yeniden sülüs ve nesih meşketmiştir. Hâfız Osman tarzındaki kudreti ile şöhret kazanınca hâcegân rütbesiyle saray-ı hümâyûn kâtiblerinden olmuş, daha sonraları Enderûn-ı Hümâyûn’da hüsn-i hat talimine memur edilmiştir. Bu esnada Sultan 3. Selim'e meşk hocalığı yaptığından eserlerine “hâce-i sultanî” ünvânı ile ketebe koymaya başlayan Abdülkadir Şükrî Efendi, onun emriyle Şehzâde Mustafa'ya da meşk vermiştir. “Hâce-i Sultanî” yanında eserlerine “Kâtibü’s-sarayü’s-sultanî” ve “Hâce-i Enderûn-ı Hümâyûn” ünvânlarıyla ketebe düşmüş olan Abdülkadir Şükrî Efendi H. 1221/M. 1806 senesinde vefât etmişse de, gömüldüğü yer belli değildir."

Detaylar
Lot: 47 » Hat

MEHMED NURİ SİVASİ (ö.1935)

Gubari Levha. Allah/Muhammed/Ebubekir/Ali/Osman/Ömer/Hasan/Hüseyin ismi şerifleri içerinde Fetih Suresi yazılı. Ketebeli, h.1333 / m.1914 tarihli, 40x46 cm.

"Hüsn-i hattı çocukluk çağında iken Abdullah Rüşdî Efendi nâmında bir hattattan meşkederek icâzet almış olan Mehmed Nûrî Sivâsî, yukarıda beyân edildiği üzere gubârîde mâhir bir hattat idi. Bilhassa meşhur hattatların yazılarından istifâde ederek, bunlardan çıkardığı kalıpların içlerini büyük bir sabırla, Yasin ve Bakara gibi sûrelerle dolduran hattatımız, hat san‘atında nev’-i şahsına münhasır bir ekol oluşturmayı başarmıştır. 

Üsküdar Yeni Vâlide Cami imâmı Necmeddîn Okyay’ın naklettiğine göre, 1910 senesinde bir gün Üsküdar’a geçmiş olan Sâmî Efendi, namaz için tilmizinin görev yapmakta olduğu cami’e girmiş. O esnâda camide bulunan Mehmed Nûrî Sivâsî’yi üstâd-ı bî-nâzire takdîm eden Necmeddîn Okyay’ın ricâsı üzerine yazılarını tedkîk eden Sâmî Efendi, hayretini gizleyememiş ve açık sözlülüğü ile şu cevabı vermiş: Çıldırmadan yazılmaz. 

Gerçekten de büyük bir sabır gerektiren bir sürecin ürünü olan âsârı incelendiğinde, Sâmî Efendi’ye hak vermemek mümkün değildir. Bâb-ı Meşihât menşe’li olduğundan daha ziyâde ta’lik yazı kalıpları kullanmış olan Mehmed Nûrî Sivâsî’nin en özgün çalışması ise, hiç şüphesiz Türk bayrağının ay-yıldız kombinasyonu üzerine yaptığı çalışma olup müte’addid nüshâsını vücûda getirmiştir. Vakıf Hat Sanatları Müzesi başta olmak üzere müzelerde ve özel koleksiyonlarda çok sayıda levhâsı bulunmaktadır."

Detaylar
Lot: 48 » Hat

MUSTAFA BEKİR PEKTEN (1912-1994)

Celi Sülüs hat ile "Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz" ayeti yazılı. Tezhib: Dündar Tahsin Aykutalp, imzalı. 34 x 54 cm. Hicri 1401/m.1980 tarihli.

"Kayseri Beyi’nin sancakdârlarından olan dedesine nisbetle “Sancakdâroğlu” künyesiyle tanınan tüccârdan Mehmed Efendi ile Emine Hanım’ın oğlu olarak H. 1331/M. 1913 yılında İstanbul, Sirkeci’de doğdu. (Ağustos ayında doğmuştur) Âşiyan Mekteb-i İbtidâ’îsi’nde başladığı eğitimine, daha sonra Reşid Paşa İlkokulu’nda devam etti. Ancak babasının isteği ile 1926 yılında beşinci sınıfta iken öğrenimini bıraktı. Bir müddet babasının mâ’iyetinde ticâret, oto radyatör tamirciliği ve yedek parça işi ile uğraştı. Babasının vefâtından sonra işlerini devralarak, nakliyecilik ve kereste ihrâcâtı ile meşgul oldu. Emekli olup işlerini tasfiye ettikten sonra kendisini tümüyle yazıya hasredip bu hâl üzere iken 1994 yılında vefât etti. "

Detaylar
Lot: 49 » Hat

MUSTAFA BEKİR PEKTEN (1912-1994)

Kemal Osman Erzurumi'nin "Naat-ı İmam Ali"si yazılı . Nesih hat ile. Ketebeli. M.1966 tarihli. Tezhib: RİKKAT KUNT, imzalı. 60x43 cm.

"Kayseri Beyi’nin sancakdârlarından olan dedesine nisbetle “Sancakdâroğlu” künyesiyle tanınan tüccârdan Mehmed Efendi ile Emine Hanım’ın oğlu olarak H. 1331/M. 1913 yılında İstanbul, Sirkeci’de doğdu. (Ağustos ayında doğmuştur) Âşiyan Mekteb-i İbtidâ’îsi’nde başladığı eğitimine, daha sonra Reşid Paşa İlkokulu’nda devam etti. Ancak babasının isteği ile 1926 yılında beşinci sınıfta iken öğrenimini bıraktı. Bir müddet babasının mâ’iyetinde ticâret, oto radyatör tamirciliği ve yedek parça işi ile uğraştı. Babasının vefâtından sonra işlerini devralarak, nakliyecilik ve kereste ihrâcâtı ile meşgul oldu. Emekli olup işlerini tasfiye ettikten sonra kendisini tümüyle yazıya hasredip bu hâl üzere iken 1994 yılında vefât etti. "

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 5
sonraki