ŞEKERZÂDE SEYYİD MEHMED EFENDİ (ö.1753)

Sülüs Karalama. İmzalı. 27x35 cm. Meşhur hattatın nadir ve sanat kalitesi yüksek , müzelik bir eseridir. Çerçeveli: 40 x 48 cm.

"Manisa’da şekerci esnafında Abdurrahmân Efendi’nin oğlu olarak doğdu. Babasına nisbetle “Şekercizâde” nâmı ile meşhur olmakla beraber eserlerine “Şekerzâde” ismiyle ketebe koymuş olduğundan, hattatlar arasında künyeyle anılmaktadır. Tahsîlini memletinde tamamladıktan sonra İstanbul’a giderek medrese eğitimine başladı. Bu esnâda hüsn-i hatta alâka duyarak İbrahim Kırımî’den aklâm-ı sitte meşketti. Bilâhare tekemmül için Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi’den sülüs ve nesih yazılarını yeni baştan yazarak icâzetine nâil oldu. 

"Hüsn-i hatta ve bilhassa hatt-ı nesihte gösterdiği mahâret ve eslâfın eserlerinden ilhâm alarak geliştirdiği şive ile kısa zamanda fevkalade bir mertebeye ulaşarak, zamanın sanat çevrelerinde büyük takdir ve alaka görmeye başladı. Nitekim Sultan 3. Ahmed'in dikkatini çekmekle, Şeyh Hamdullah’ın yazıp Ravza-i Mutahhara’ya hediye ettiği Kur’an-ı Kerîm’i istinsâh etmekle görevlendirildi. 1729 yılında Surre-i Hümâyun ile kutsal topraklara giderek Hac vazifesini ifâ ettikten sonra Medine’de kalarak vazîfesini yerine getirdi.

Sanat yaşamı boyunca çok sayıda mushâf, murakka’ ve kıt‘a yazmış olup günümüze intikal edebilmiş olanlar, hâlen dünyanın ve Türkiye’nin önemli müze ve koleksiyonlarını süslemektedir. Bilhassa hatt-ı nesihte fevkalade kudretli bir ele sahip idi. Nitekim İkbâline vesile olan Şeyh Hamdullah'ı takliden yazdığı Kur’an-ı Kerîm, Osmanlı tarihinin matba’ada basılan ilk  mushâf-ı şerifi olmuş ve üst düzey devlet adamlarına hediye edilmek üzere Sultan Abdülazîz’in emriyle, H. 1291/M. 1874 yılında Matba’a-i Osmaniye’de taşbasma olarak âharlı kâğıda basılmıştır. " (Kaynak: KETEBE.ORG)