16. Online Müzayede'de yer alan tüm eserler kurumumuz güvencesinde olup, resim ekspertizleri Yüksek Ressam / Restoratör BAYRAM KARŞİT tarafından yapılmıştır.
16. Online Müzayede 30 Ocak PAZAR günü saat 19:00'dan itibaren CANLI olarak devam edecektir. Her lotun ekranda kalma süresi 30 saniyedir. Lotlar sıra ile satışa çıkacak ve son 10 saniyede teklif gelmesi halinde her lot 20 saniye daha uzayacaktır.
Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 15 (on beş) iş günüdür, Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir,aksi halde hukuki işlem başlatılır ve cezai şartlar uygulanır.
Sayın koleksiyoner ve sanatseverler, eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +905321715331 numaralı telefondan bilgi alabilir, Hüsrev Gerede Caddesi no: 52/2 Teşvikiye'deki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.
AHMED KAŞİF EFENDİ (IVIII)
Sülüs Nesih Kıta. Ketebel. Hicri 1204 / Miladi 1789 tarihli.Hadis-i Şerif yazılı, 20x33 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
ZERENDUT LEVHA (XIX)
Celi Sülüs İstif. Siyah zemin üzerine altın ile "Ya Hafız (Ey Koruyan)" yazılı. 50x37 cm. 19.yüzyıl sonları.
Share
Ask a question
Ask a question
HAFIZ MEHMED MUHARREM EFENDİ (XIX)
Sülüs Nesih İcazetname. 28 x 34 cm. Hicri 1300 / Miladi 1882 tarihli. İcazeti Alan: Mehmed Muharrem İcazeti Veren: Tahsin Hilmi Efendi - Hüseyin Hüsnü Efendi. Hadis-i Şerif yazılı.
"Kur’an okumak En faziletli ibadetlerdendir."
Nebi (sav) şöyle buyurdular: Allah’ın zikri olmadan çok konuşmayın. Allah’ın zikri olmaksızın çok konuşmak kalbe kasvet, ağırlık verir. Bu da sizi Allah'tan uzaklaştırır
Share
Ask a question
Ask a question
ERMAN YORDAM
Celi Sülüs ve Kufi hat ile "Rabbi Yessir" duası yazılı. İmzalı. Hicri 1442 tarihli. 50x70 cm. ( Yarabbi Kolaylaştır Güçleştirme. Hayırla Tamamlamayı Nasib Et.)
Share
Ask a question
Ask a question
ABBAS NURİ (ö.1834)
Talik Kıta. Ketebeli. Hicri 1234 / M.1818 tarihli. Meşhur hattat İmad el-Haseni'nin h.1022 tarihli yazısından naklen yazılı. 38x20 cm
Share
Ask a question
Ask a question
DURMUŞZADE AHMED EFENDİ (1665-1717)
Hicri 1098 / Miladi 1686 tarihli. Talik Kıta. Abdurrahman Cami'nin şiiri yazılı. Ketebeli. 30x20 cm. Nadiriyeti ve sanat kalitesi itibariyle koleksiyonluk bir eserdir.
"H. 1076/M. 1665-1666 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Şehremâneti memurlarından olan babası Durmuş Efendi’ye nispetle “Durmuşzâde” künyesiyle anılır. Medrese eğitimi esnâsında Kırımî Cami imâmı Ahmed Efendi’den ta’lik meşkine başladı. Ancak icâzetini onun vefâtından sonra devam ettiği Siyâhî Ahmed Efendi’den aldı. Ayrıca dönemin bir diğer önde gelen ta’lik üstâdı olan Rodosîzâde Abdullah Efendi’den de istifâde ettiği de söylenir. Eğitimini tamamladıktan sonra müderris olup Üsküb’deki Ya’kub Paşa Medresesi’nde göreve başlayan Durmuşzâde Ahmed Efendi, 1695 senesinde şeyhü’l-islâm olan Feyzullah Efendi’nin açtığı imtihânı kazanınca, Bâb-ı Meşihât Kitâbeti’ne dâhil olur. Ayrıca bir müddet çocuklarına hat muallimliği yaptığı Şeyhü’l-islâm Feyzullah Efendi’nin sır kâtibliğini de yapar. Ancak Feyzullah Efendi'nin tasfiyesinden sonra mûsılâ-i Süleymaniyye rütbesi ile Galata Sarayı’nın hat muallimliğine tayin edilir. H. 1121/M. 1709-1710'da İzmir Kadısı olarak ilmiyye kadrosuna geçer. Bilâhare Edirne Kadısı olup son zamanlarında Mekke Pâyesi’ni elde eder. 1129 senesi Rebiü'l-ahir'inde (Nisan-1717) Edirne’de vefât eden Durmuşzâde Ahmed Efendi'nin vasiyeti üzerine İstanbul’a nakledilen naaşı Topkapısı hâricine defnedilir.
Ahmed Efendi Türk ta‘lik mektebinin öncülerindendir. Celî-ta‘lik ve gubârîde İmâd’dan sonra en kudretli sanatkâr kabul edilir. Tarihçi Râşid’in bildirdiğine göre İstanbul Galata, Üsküdar, Eyüp’te ve Edirne’deki pek çok saray, medrese, tekke, sebil ve çeşmelerde tarih kitâbeleri vardır " (Kaynak: Ketebe.org)
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
HAT LEVHA (XIX)
28 satır nesih hat ile Şair Muhtar Bey'in tarih manzumesi yazılı. 71 x 36.5 cm. Hicri 1300'lü yıllar. Altın cetvelli orijinal rokoko tezhiplidir.
Share
Ask a question
Ask a question
MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)
Sülüs Nesih Meşk. İmzalı.44x40 cm. 1302 tarihli Hafız Tahsin Hilmi yazısından naklen yazılı. İlk üç satırda sülüs yazı ile Rabbi Yessir duası ve Elifba Meşki yazılı. Nesih satırlarda Hz.Ali'den güzel sözler yazmaktadır.
"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”
Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...
Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.
Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."
Share
Ask a question
Ask a question
SEYYİD MEHMED NURÎ EL-MISRÎ (ö.1749)
Sülüs Nesih Kıta. Ketebeli. Hicri 1157 / Miladi 1744 tarihli. 15 x 25 cm. "Ebu Hureyre Peygamber (sav)'den şöyle nakletmiştir: Allah bir kulu severse Cebrail'e onu sevdiğini bildirir. Cebrail de diğer meleklere bunu bildirir ve o insanı bütün melekler sever".
Aslen Kudüslü olmakla birlikte, genç yaşında Kahire’ye göçüp uzun müddet orafa ikamet etmiş olduğundan, medrese eğitimi için gittiği İstanbul’da “Mısrî” lâkabı ile anılmıştır. Kahire’deki tahsili esnâsında Cezâ’irî Hüseyin Dilâver Efendi’den sülüs ve nesih dersleri almış, İstanbul’da da hocasının hocası Büyük Derviş Alî Efendi’den yeniden aklâm-ı sitte meşkederek icâzet almıştır. Derslerini tamamladıktan sonra tekrar Mısır’a dönerek muhtelif kitâbet hizmetlerinde bulunduktan sonra, memuriyetle yeniden İstanbul'a dönmüş ve bu kere de Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi’ye devam etmeye başlamıştır.
Hâfız Osman vâdisinde eriştiği tekemmüle istinâden Sultan 3. Ahmed tarafından Galata Sarayı’nın meşk hocalığına tayin edilmiş, Sultan Mahmud'un cülusundan sonra da Topkapı Sarayı’nın hüsn-i hat muallimliğine nasbedilmiştir. Haftada bir gün de Ayasofya Cami yanındaki mektebde yazı talim ettirirdi. Ancak bir müddet sonra, saray hattatlığından haksız şekilde azledilmiş, bunun üzerine Mısır’a dönerek yazı ve talebeye meşk vermekle meşgûl olmağa başlamış ve bu hal üzere iken H. 1162 senesinde orada vefât etmişse de, medfeni malûm değildir.
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Figürlü Peyzaj". Prestuval üzerine yağlıboya. 46 x 33 cm. İmzalı.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
""Köy". İmzalı. Duralit üzeri akrilik. 37 x 47 cm.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Figürlü Peyzaj".İmzalı. Duralit üzeri akrilik.35x45 cm. 1990 tarihli.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Avlu". İmzalı. 34 x 41 cm. Duralit üzeri yağlıboya. *Sanatçının eski dönem nadir eserlerinden olup koleksiyonluk çalışmalarındandır.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır.
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Peyzaj".İmzalı. 40x50 cm. 1985 tarihli. Tuval üzeri akrilik. *Ünlü ressamın sanat kalitesi yüksek, aykırı ve koleksiyonluk eserlerindendir.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Figüratif Peyzaj". İmzalı. 1989 tarihli. Tuval üzeri akrilik. 50x50 cm.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Soyut ya da somut farketmez". İmzalı. Tuval üzeri akrilik. 57.5 x 57.5 cm. Kataloge eser. *Eser, 1988 tarihinde Ramko Sanat Yayınları tarafından basılan "Hüseyin Bilişik" kataloğunda yer almaktadır.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Figüratif Peyzaj". İmzalı. Tuval üzeri akrilik. 60 x 60 cm.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Dört Dörtlük". İmzalı. Tuval üzeri akrilik. 71x61 cm.Kataloge eser. *Eser, 1988 tarihinde Ramko Sanat Yayınları tarafından basılan "Hüseyin Bilişik" kataloğunda yer almaktadır.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Figürlü Kompozisyon".İmzalı. 1999 tarihli. MDF üzeri akrilik. 45x37 cm
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
Share
Ask a question
Ask a question
HASAN VECİH BEREKETOĞLU (1895-1971)
"Elmalar. İmzalı. Mukavva üzeri yağlıboya. 27 x 35 cm.
"Türk İzlenimcileri olarak tanınan 1914 Kuşağı ressamlarındandır. İstanbul’da Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gören sanatçı, resim sanatına olan ilgisi sonucu Galatasaray Sergileri’ne de eser vermeye başlamış ve bu sergilerde Halil Paşa’nın ilgisini çekerek ilk resim derslerini 1916- 1920 yılları arasında Halil Paşa’dan almıştır. 1922 yılında Paris’e giderek Julian Akademisi’ne devam etmiştir. İstanbul’a döndükten sonra bir süre Halkevleri Güzel Sanatlar Bölümü başkanlığı görevini yürüten Bereketoğlu, eşinin 1943 yılındaki ölümünden sonra Ankara’ya yerleşerek 1943-1950 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Dairesi müdürlüğü yapmıştır. 1950 yılında tekrar İstanbul’a dönen sanatçı, burada 1968 yılına kadar Güzel Sanatlar Birliği yöneticisi olarak çalışmıştır.
Yapıtlarında diğer 1914 Kuşağı sanatçılarına nazaran daha soluk renkleri tercih etmiş, özellikle bej ve gri tonlarını sıklıkla kullanmıştır. İlk sergisini 1922 yılında Rodos’ta açan ressam, daha sonra Ankara ve İstanbul’daki çok sayıda karma sergiye katılmıştır. O günkü adıyla Türk Ressamlar Cemiyeti’nin Galatasaray’da ve Ankara’da açtığı sergilere en çok eserle katılan sanatçı Bereketoğlu olmuştur. Sanatçının evinin bulunduğu Caddebostan Yıldız Sokağı’nın ismi ölümünden sonra H. V. Bereketoğlu olarak değiştirilmiştir."
Share
Ask a question
Ask a question
HASAN VECİH BEREKETOĞLU (1895-1972)
"Çankaya'dan" .İmzalı. 46 x 61 cm. Tuval üzeri yağlıboya.
"Türk İzlenimcileri olarak tanınan 1914 Kuşağı ressamlarındandır. İstanbul’da Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gören sanatçı, resim sanatına olan ilgisi sonucu Galatasaray Sergileri’ne de eser vermeye başlamış ve bu sergilerde Halil Paşa’nın ilgisini çekerek ilk resim derslerini 1916- 1920 yılları arasında Halil Paşa’dan almıştır. 1922 yılında Paris’e giderek Julian Akademisi’ne devam etmiştir. İstanbul’a döndükten sonra bir süre Halkevleri Güzel Sanatlar Bölümü başkanlığı görevini yürüten Bereketoğlu, eşinin 1943 yılındaki ölümünden sonra Ankara’ya yerleşerek 1943-1950 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Dairesi müdürlüğü yapmıştır. 1950 yılında tekrar İstanbul’a dönen sanatçı, burada 1968 yılına kadar Güzel Sanatlar Birliği yöneticisi olarak çalışmıştır.
Yapıtlarında diğer 1914 Kuşağı sanatçılarına nazaran daha soluk renkleri tercih etmiş, özellikle bej ve gri tonlarını sıklıkla kullanmıştır. İlk sergisini 1922 yılında Rodos’ta açan ressam, daha sonra Ankara ve İstanbul’daki çok sayıda karma sergiye katılmıştır. O günkü adıyla Türk Ressamlar Cemiyeti’nin Galatasaray’da ve Ankara’da açtığı sergilere en çok eserle katılan sanatçı Bereketoğlu olmuştur. Sanatçının evinin bulunduğu Caddebostan Yıldız Sokağı’nın ismi ölümünden sonra H. V. Bereketoğlu olarak değiştirilmiştir."
Share
Ask a question
Ask a question
HASAN VECİH BEREKETOĞLU (1895-1971)
"Fenerbahçe'den". İmzalı. 24 x 33 cm. Ahşap üzeri yağlıboya.
"Türk İzlenimcileri olarak tanınan 1914 Kuşağı ressamlarındandır. İstanbul’da Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gören sanatçı, resim sanatına olan ilgisi sonucu Galatasaray Sergileri’ne de eser vermeye başlamış ve bu sergilerde Halil Paşa’nın ilgisini çekerek ilk resim derslerini 1916- 1920 yılları arasında Halil Paşa’dan almıştır. 1922 yılında Paris’e giderek Julian Akademisi’ne devam etmiştir. İstanbul’a döndükten sonra bir süre Halkevleri Güzel Sanatlar Bölümü başkanlığı görevini yürüten Bereketoğlu, eşinin 1943 yılındaki ölümünden sonra Ankara’ya yerleşerek 1943-1950 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Dairesi müdürlüğü yapmıştır. 1950 yılında tekrar İstanbul’a dönen sanatçı, burada 1968 yılına kadar Güzel Sanatlar Birliği yöneticisi olarak çalışmıştır.
Yapıtlarında diğer 1914 Kuşağı sanatçılarına nazaran daha soluk renkleri tercih etmiş, özellikle bej ve gri tonlarını sıklıkla kullanmıştır. İlk sergisini 1922 yılında Rodos’ta açan ressam, daha sonra Ankara ve İstanbul’daki çok sayıda karma sergiye katılmıştır. O günkü adıyla Türk Ressamlar Cemiyeti’nin Galatasaray’da ve Ankara’da açtığı sergilere en çok eserle katılan sanatçı Bereketoğlu olmuştur. Sanatçının evinin bulunduğu Caddebostan Yıldız Sokağı’nın ismi ölümünden sonra H. V. Bereketoğlu olarak değiştirilmiştir."
Share
Ask a question
Ask a question
MELAHAT EKİNCİ (1913-1971)
"Efe". İmzalı. Sunta üzeri yağlıboya. 73 x 54 cm. *Ünlü kadın ressamımızın başyapıt niteliğinde müzelik bir eseridir.
Share
Ask a question
Ask a question
SABRİ BERKEL (1907-1993)
"Motif". İmzalı. Kağıt üzeri guaj boya. 50x35 cm. *Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
SABRİ BERKEL (1907-1993)
"Leke". İmzalı. 30 x 32,3 cm. MDF üzeri yağlıboya. *Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
SABRİ BERKEL (1907-1993)
"Kompozisyon". İmzalı. 27,5 x 40 cm. Duralit üzeri yağlıboya. *Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
* Eserin 70 x 100 cm ebatlarındaki bir benzeri YKY yayınları "Sabri Berkel Dönemler II" kataloğunda sayfa 142'de yayınlanmıştır.
Share
Ask a question
Ask a question
SABRİ BERKEL (1907-1993)
"Soyut Kompozisyon". İmzalı. 41,5 x 30,5 cm. MDF üzeri yağlıboya. *Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
* Eserin 100 x 70 cm ebatlarındaki bir benzeri ENLEM-80 yayınları "Sabri Berkel" kataloğunda Resim-127 olarak yayınlanmıştır."
Share
Ask a question
Ask a question
SABRİ BERKEL (1907-1993)
"Leke". İmzalı. 39 x 27 cm. MDF üzeri yağlıboya. *Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
SABRİ BERKEL (1907-1993)
"Kompozisyon".İmzalı. 32 x 47 cm. Kağıt üzeri guaj boya. *Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
SABRİ BERKEL (1907-1993)
"Motif". İmzalı. Kağıt üzeri guaj boya. 44x32 cm. Orijinal çerçevesi içerisinde. *Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
* Eserin 69 x 50,5 cm ebatlarındaki bir benzeri YKY yayınları "Sabri Berkel Dönemler II" kataloğunda sayfa 90'da yayınlanmıştır."
Share
Ask a question
Ask a question
HAYRİ ÇİZEL (1891-1950)
"Piyale Paşa Camii - Kasımpaşa". İmzalı. Karton üzeri yağlıboya. 22 x 32 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
AYHAN TÜRKER (1938-2022)
"İstanbul". İmzalı, ahşap üzeri yağlıboya. 1990 tarihli. Eski dönem. 32x46 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
MEHMET ALİ LAGA (1878-1947)
"Topkapı Sarayı". Eski Türkçe imzalı. 36 x 31 cm. Tuval üzeri yağlıboya.
*Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
"Türk Ressam Mehmet Ali Laga 1878 yılında İstanbul’da doğdu. Kuleli Askeri Lisesi’ni girdi. Burada resme olan ilgisini gören hocası ressam Hüseyin Zekai Paşa’nın kardeşi Hasan Rıza Bey kendisiyle yakından ilgilendi. Kuleli’yi bitirdikten sonra, Harbiye Mektebi’ne girdi. Burada Hoca Ali Rıza’nın öğrencisi oldu.
Harbiye’den mezun olduktan sonra teğmen rütbesiyle Trablusgarp Fırkası’nda görevlendirildi. 1907 yılında kolağası olarak İstanbul’a döndü ve kaymakamlık görevinin yanı sıra Kuleli Askeri Lisesi’nde resim öğretmenliği de yaptı.
Balkan savaşı sırasında Edirne’ye giden sanatçı burada Sami Yetik ile birlikte çok sayıda resim yaptı. 1924 yılında Harbiye’den emekli olunca, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’ni kurdu. Viyana ve Berlin’de düzenlenen Savaş Resimleri Sergisi’ne kattığı resimleri Dolmabahçe Resim ve Heykel Müzesi’nde bulunmaktadır.
Renkçi bir üsluba sahip olan sanatçı daha çok Edirne, Bursa ve İstanbul’da yaptığı manzara resimleri ile tanınır. Başlıca yapıtları arasında şunları sayabiliriz: “Karlı Peyzaj”, “İskelede Gemiler”, “Bursa’dan Peyzaj”, ” Vaniköy Kırmızı Yalı”, “Çeşme” vb."
Share
Ask a question
Ask a question
SAİP TUNA (1904-1974)
"Ankara Eski Meclis Binası". İmzalı. 45x60 cm. 1945 tarihli.
Share
Ask a question
Ask a question
OSMANLI ERMENİ EKOLÜ (XIX)
"Fenerbahçe". İmzalı (okunamadı). Tuval üzeri yağlıboya (duralite marufle). 46 x 55 cm. Orijinal dönem çerçevesiyle.
Share
Ask a question
Ask a question
H.M. NARYAN (XIX)
‘’Fenerbahçe”Ermenice imzalı. 1899 tarihli. Peyzaj. Teneke üzeri yağlıboya. 36x51 cm. Referans: Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Ressamlar, Garo Kürkman / Cilt:2 Sayfa:663
Share
Ask a question
Ask a question
JOSEPH HAİM İSKENDER (XIX)
"Kahvehane". İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya. 46 x 55 cm. *Oryantalist tarzda çalışan Osmanlı Musevilerinden J.H.iskender'in çok nadir çıkan mükemmel kondüsyonda müzelik bir eseridir.
Sanatçı hakkında 1969 basımı 'Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi'nde şöyle yazar: "İstanbul Güzel Sanatlar Birliğinin bir üyesi olarak, uzun yıllar bu birliğin sergilerine eserler veren bu sanatçı hakkında bugün için daha fazla bilgi derlenemedi. İskender'in 1946'da Güzel Sanatlar Birliğinin 30. sergisine verdiği üç natürmort bilhassa dikkati çeken bir olgunlukta idi."
Share
Ask a question
Ask a question
ORYANTALİST EKOL (XVIII-XIX)
"İtalya Kıyılarında Osmanlı Gemileri". Tuval üzeri yağlıboya. 18-19. yüzyıl. *Konusu ve sanat kalitesi itibarı ile nadir çıkacak koleksiyonluk bir eserdir.
Share
Ask a question
Ask a question
ORYANTALİST EKOL (XVIII-XIX)
"İtalya Kıyılarında Osmanlı Gemileri". Tuval üzeri yağlıboya. 18-19. yüzyıl. *Konusu ve sanat kalitesi itibarı ile nadir çıkacak koleksiyonluk bir eserdir.
Share
Ask a question
Ask a question
VİÇEN ARSLANYAN (1865-1935)
"Enteriyör". İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya. 55 x 39 cm. *Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
SELİM TURAN (1915-1994)
"Natürmort". İmzalı. Ahşap üzeri yağlıboya. 63x46 cm (Çerçeveli: 80 x 63 cm) Eski dönem. * Yüksek Ressam/Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
EREN EYÜBOĞLU (1907-1988)
"Kılıç Ali Paşa Cami Avlusu - Beyoğlu". İmzalı. 1944 tarihli. Ahşap üzeri yağlıboya. 50 x 65 cm. *Dönemi , konusu ve sanat kalitesi itibarı ile müzelik bir eserdir.
*Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
"1912 de Romanya’da doğan Eren Eyüboğlu, orta öğrenimini yaptığı sıralarda aldığı resim derslerini geliştirmek için güzel sanatlar akademisi ‘ne girerek Resim Bölümünde okumuştur.1929’ da Paris’e giden sanatçı, önce Julian Akademisi’ne devam etmiş, ardından da dört yıl boyunca ANDRE LHOTE’la ile çalışmıştır.
1930’da Bedri Rahmi EYÜBOĞLU ile tanışmış, 1936 da evlenerek İstanbul’a yerleşmiştir. Bir süre sonra eşiyle birlikte D Grubu’na katılarak topluluğun çalışmalarında etkin rol oynamıştır. Bedri Rahmi ile Anadolu’nun pek çok yerini gezen Eyüboğlu , resimlerinde yarı soyut ve dışavurumcu denebilecek bir doğa görüşüyle, doğu insanına ve geleneksel yaşama yönelik konuları işlemiştir. Sanat yaşamı süresince çeşitli değişim ve gelişmeler geçirse bile, yapıtlarında folklorik özellikleri plastik değerlerle bütünleştirmiş, çağdaş ve özgün biçim olgunluğunu anıtsallığa ulaşma çabası ile çalışmıştır.
İngiltere, Almanya, Belçika, New York, Berkeley, New Jersey ve İstanbul’da sergiler açan Eren Eyüboğlu, sanatı ve sanata olan tutkusunu, “Bu yolun önü tıkanık mı, açık mı, ilerledim mi, geriledim mi bilmiyorum.Bildiğim tek şey var…. Çalışmak…., yarım yüzyıldır sürdürdüğüm çabamı, ölüm elimden alana kadar sürdüreceğim. Eren Eyüboğlu 1988 yılında, 76 yaşında aramızdan ayrılmıştır."
Share
Ask a question
Ask a question
EŞREF ÜREN (1987-1984)
"Natürmort". İmzalı. Karton üzerine yağlıboya. 68x50 cm.( Çerçeveli: 84x66 cm)
*Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
DİYARBAKIRLI TAHSİN (1874-1937)
“Ada Sahili” İmzalı. Peyzaj. Duralit üzeri yağlıboya. 37x50 cm. Referans: Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri / Sayfa:113
*Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
ADİL DOĞANÇAY (1900-1990)
"Adalardan". İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya. 50 x 61 cm.
1900 yılında İstanbul’da Tüccar bir babanın çocuğu olarak doğan Adil Doğançay, asker ressam kuşağının son üyelerindendir. Eyüp Rüştiyesi’nde okurken Şerif Renkgörür’den, Harita Mühendislik Mektebi’nde okurken Diyarbakırlı Tahsin Bey’den ders alan Doğançay, mektebin bitiminde İstiklal Savaşı’na katılarak vatan savunmasının bir parçası olmuştur. Topografya subayı olan Doğançay, Anadolu’nun tüm ücra köşelerini gezmiş ve buraların doğa görüntülerini resmini çizmiştir. Anadolu gezileri Doğançay’ın resimlerine ilham kaynağı olmuş ve doğayı “en büyük öğretmen” olarak atfetmiştir. Doğançay, birçok eserini açık havada gördüğü manzaraları resmederek üretmiştir.
Bir dönem Amerika’da bulunan Doğançay, buradaki sanat akımlarını yakından takip etmiş ve çalışmalarına bu sanat akımlarına göre yön vermiştir. Doğançay sanat yaşamı boyunca Devlet Resim Heykel Müzesi, Emekli Ressam Subaylar Derneği, Haritacı Subaylar Birliği, Güzel Sanatlar Birliği ve Türkiye Ressamlar Cemiyeti’nin düzenlediği sergilerde resimlerini izleyici ile buluşturmuştur. İlk dönem Cumhuriyet sanatçılarından olan ve özel koleksiyonlarda birçok önemli eseri bulunan Doğançay 1990 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
Adil Doğançay, ağırlıklı olarak tuval üzerine yağlıboya çalışmış ve izlenimci üslupta eserler üretmiştir. Daha çok manzaralar, deniz peyzajları ve natürmortlar çizen Doğançay, ilk dönem eserlerinde detaya inerek realist bakış açısıyla resimler yapmıştır. Daha sonraki dönemlerinde empresyonist bir anlayış benimseyen Doğançay, yağlı boya tekniğiyle kır ve deniz manzaraları resimleri üretmiştir. Sanatçının bazı önemli eserleri; "Boğaz Manzarası", "Değirmendere", "Peyzaj" ve "Sahilde Tekneler"dir. Günümüzde Adil Doğançay ait yapıtların birçoğu oğlu ressam Burhan Doğançay tarafından 2004 yılında İstanbul’da kurulan Doğançay Müzesi’nde sergilenmektedir.
Doğançay Müzesi, Ekim 2004 yılında Adil Doğançay’ın oğlu Burhan Doğançay tarafından açılmıştır. Türkiye`nin ilk Kişisel Modern Sanat Müzesi olma özelliği taşıyan müzede, Adil Doğançay`a ayrılmış katın dışında müzenin kurucusu ve Türkiye`nin önde gelen sanatçısı Burhan Doğançay`a ait eserler de sergilenmektedir. Beyoğlu`nda150 yıllık 5 katlı bir tarihi binada yer alan müze, Adil Doğançay’ın 1940 ile 1990 yılları arasında ürettiği resimleri sanatseverlerle buluşturmaktadır.
Share
Ask a question
Ask a question
ABDULLAH ÇİZGEN (1911-1987)
"Peyzaj". İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya. 55 x 75 cm. 1983 tarihli.
Share
Ask a question
Ask a question
İLHAMİ DEMİRCİ (1908-1976)
"Peyzaj". İmzalı. 50 x 62 cm. Duralit üzeri yağlıboya.
"İlk ve orta öğrenimini Mercan Sultanisinde ve son yıllarını da Gelenbevi’de tamamlayan Demirci, 1926 yılında Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisine girdi. Burada Hikmet Onat ve İbrahim Çallı Atölyelerinde öğrenimini sona erdirdikten sonra 1931 yılında mezun oldu. 1936 yılında Berlin’e giden sanatçı, Max Dungert’in atölyesinde iki yıl çalıştı. Yurt gezileri çerçevesinde Sinop ve Mardin’e gönderildi.
Sanatçı natürmort ve özellikle peyzaj çalışmalarında, sağlam bir plastik yapının çok güzel örneklerini verdi. Renk anlayışında empresyonizmin kurallarına bağlı kalmakla beraber, realizmin coşkun ve heyecanlı örneklerini verdi. Son eserlerinde heyecanlı ve rahat fırça kullanımıyla romantizm esintilerini de aktarabilen önemli ve güçlü sanatçılarımızdan olan Demirci , Sinop ve Mardin yöresine ait peyzajları olmakla birlikte i ağırlıklı olarak İstanbul Manzaraları çalışmıştır."
Share
Ask a question
Ask a question
FUAT MENSİ DİLEKSİZ (1880-1965)
"Ayvalık". İmzalı. 29x47 cm.(Çerçeveli: 47x65 cm) Duralit üzeri yağlıboya.
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question