• Cancel
    Filter
Filter

14. Koleksiyonluk Resim ve Hat Müzayedesi

14. Online Müzayede'de yer alan tüm eserler kurumumuz güvencesinde olup, resim ekspertizleri Yüksek Ressam / Restoratör BAYRAM KARŞİT tarafından yapılmıştır.

14. Online Müzayede 21 Kasım PAZAR günü saat 13:00'dan itibaren CANLI olarak devam edecektir.  Her lotun ekranda kalma süresi 30 saniyedir. Lotlar sıra ile satışa çıkacak ve son 10 saniyede teklif gelmesi halinde her lot 20 saniye daha uzayacaktır.

Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 15 (on beş) iş günüdür, Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir,aksi halde  hukuki işlem başlatılır ve cezai şartlar uygulanır.

Sayın koleksiyoner ve sanatseverler, eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +905321715331 numaralı telefondan bilgi alabilir, Hüsrev Gerede Caddesi no: 52/2 Teşvikiye'deki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

  • Category: Hat
Lot: 46 » Hat

EMİRZADE MEHMED VEHBİ EFENDİ (1853-1922)

"Hilye-i Şerif". Muhakkak sülüs ve nesih hat ile yazılı. 41x29 cm. Eserin iç tezyinatı zerederzer üslubunda Şükrü Baba tarafından tezhiplenmiştir. Hicri 1306/ Miladi 1888 tarihli.

"Trabzon’da doğdu. İlk eğitimini memleketinde tamamladıktan sonra İstanbul’a giderek cami derslerine devam etti. Bu esnâda Üsküdar’daki Ayazma Mektebi’nin hüsn-i hat muallimi Seyyid İbrahim Edhem Efendi’den sülüs ve nesih meşkederek H. 1291/M. 1874 senesinde icâzet aldı.

Ulum-ı mütenevvi’a tahsilini tamamladıktan sonra müderrisin zümresine ilhâk olunarak taşra vilâyetlerinde neşr-i ilimle meşgul olmuş olan Emirzâde Seyyid Mehmed Vehbî Efendi’nin vefât tarihi ve medfeni tespit edilememiştir.

H. 1322/M. 1904 tarihli Delâ’ilü’l-hayrât’ı görülmüş olan Emirzâde Seyyid Mehmed Vehbî Efendi’nin, Antalya Müzesi’nde de Sultan Süleyman Cami’ne vakfedilmiş H. 1301/M. 1883-1884 tarihli Kur’an-ı Kerim’i vardır." 

Details
Lot: 47 » Hat

MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)

"Sülüs Besmele". Ketebeli. 25 x 40 cm.

"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”

Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...

Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.

Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."

Details
Lot: 48 » Hat

MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)

"Sülüs Karalama". Ketebeli. " La feta illa Ali La seyfe illa (Zülfikar)" yazılı. 34 x 55 cm.

"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”

Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...

Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.

Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."

Details
Lot: 49 » Hat

MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)

"Sülüs Karalama". Çift taraflı. Ketebeli. 38 x 29 cm.

"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”

Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...

Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.

Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."

Details
Lot: 50 » Hat

MUHSİNZADE SEYYİD ABDULLAH EFENDİ (1832-1899)

Fatiha Suresi ve Hadis-i Şeriflerden müteşekkil Sülüs Karalama. Ketebeli. Çift taraflı. 32 x 24 cm.

"Sultan 2. Mahmud zamanı Istabl-ı Âmire müdürlerinden Mehmed Bey’in oğlu olarak, H. 1248/M. 1832’de İstanbul Kuruçeşme’de doğdu. Nesebi Muhsinzâde Dâmâd Mehmed Paşa’ya dayanır. 11 yaşında iken Beşiktaş’taki Kapıağası Mektebi’ne girip mektebin hocası Hâfız Mehmed Efendi’den sülüs ve nesih meşkederek icâzet aldı. “Acem” nâmıyla yâd olunan ve Sultan Abdülhamîd’e de muallimlik yapmış olan Alî Mahvî Efendi’den Farsça okudu. Eğitimini tamamladıktan sonra Sadâret Mektubî Kalemi’ne memur olduysa da bir müddet sonra istifa etti.

Şevkî Efendi’nin H. 1294/M. 1877’deki vefâtında, irâde-i seniyye ile Menşe-i Küttâb-ı Askerî hüsn-i hat muallimliğine ta’yin edildi. Ayrıca bizzat Sultan Abdülhamîd Han-ı Sânî tarafından “reisü’l-hattâtîn” ünvânı verildi. Bilâhare rütbe-i sâniyye sınıf-ı sânîsi ile üçüncü rütbeden Mecidî nişanı ile taltîf olunduğu gibi, Şifâ-i Şerîf tahrîrine me’mur edildi. Pazartesi günleri Menşe-i Küttâb-ı Askerî’ye gidip yazı talim eder, sâ’ir vakitlerini de Kuruçeşme’deki yalısında yazı yazarak ve bahçesindeki çiçekler ve ağaçlar ile uğraşarak geçirirdi.

Yine, bir gün yine bahçesi ile ilgilendiği sırada felç geçirip dört gün sonra, H. 12 Rebi’ü’l-âhir 1317/M. 20 Ağustos 1899’da, bir cumartesi akşamı vefât etti. Ertesi gün istimbotla Eyüp’e naklolunan cenâzesi Eyüp Sultan Türbesi civârına defnolundu. Mezartaşının kitâbesi şöyledir: Târikat-ı Âliyye-i Kadiriyye’den Reisü’l-hattâtîn Muhsinzâde es-Seyyid Abdullah Bey’in rûh-ı şerîfiyçün rızâ’en-lillâhil-Fâtihâ. Sene 1317   "(ketebe.org)

Details
Lot: 51 » Hat

ALİ TOY

"Muhammed Aleyhisselam". Modern Hat. Ketebeli.2008 tarihli. 50 x 70 cm.

"1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.

Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.

 2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."

Details
Lot: 52 » Hat

ALİ TOY

"Ya Malikel Mülk" (Ey Mülkün Sahibi). Ketebeli. 2005 tarihli. 35 x 61 cm.

"1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.

Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.

 2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."

Details
Lot: 53 » Hat

ALİ TOY

"Mevlana".Semazen formunda, el yapımı kağıt üzerine Mevlana yazılı. Ketebeli. 2005 tarihli. 56 x 39 cm.

"1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.

Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.

 2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."

Details
Lot: 54 » Hat

ALİ TOY

Kufi (Makıli) Hat ile "En-Nur" yazılı, Dörtlü Kompozisyon, imzalı, 2009 tarihli, 70x70 cm

"1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.

Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.

 2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."

Details
Lot: 55 » Hat

YEDİKULELİ SEYYİD ABDULLAH (1670-1731)

Sülüs Nesih Kıta. İmzalı. Hadis-i Şerif yazılı. 17.yüzyıl. 23x31 cm.

"Samatya’daki İmrahor Cami’nin imâmı Seyyid Hasan Hâşimî Efendi’nin oğlu olarak 1670 yılında Yedikule’de dünyaya geldi. İlk yazı derslerini almış olduğu babasının 1687 yılındaki vefatı üzerine, peder-mânend usulüyle görevini devraldı. Babasının vasiyeti üzerine meşkine Hâfız Osman’dan devam ederek, dört yıl da ondan meşk aldı. 1690 yılında, hocasının “İşte Seyyid Çelebi budur! benden güzel yazar.” şeklindeki medh ü senâsı ile mezun oldu.

Kısa zamanda sergilediği kudret ile Hâfız Osman’ın şivesini daha da mükemmel hâle getirerek, deyim yerindeyse “hâfız-ı sânî” haline gelen Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi, hocasının tavsiyesi üzerine bir müddet Şehzâde Ahmed’in meşk hocalığını yaptı. Şehzadenin cülusundan sonra saraya da nüfuz etmeye başladı ve H. 1120/M. 1708-1709’da Sakazâde Mustafa Efendi’nin vefâtı üzerine, Sultan 3. Ahmed’in iradesiyle Topkapı Sarayı hatt-ı ta’lik muallimliğine tayin edildi.

Haftada bir gün sarayda ve bir günde Yedikule’deki hanesinde talebeye meşk veren, diğer zamanında da İmrahor Cami’nin imâmetini yapan Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi, bu hal üzere iken 10 Eylül 1731 tarihinde vefât etti. Eyüp Bahâriyesi’nde Şâh Sultan Tekkesi’nin karşısındaki mezarlığa defnedildi.

Details
Lot: 56 » Hat

MUHSİNZADE SEYYİD ABDULLAH EFENDİ (1832-1899)

Celi Sülüs Levha. Ketebeli. 48 x 68 cm."Gece ve gündüz üzerinden zafer ve şeref eksik olmasın" Orijinal dönem tezhibi ve çerçevesiyle. Hicri 1293/M.1876 tarihli.

"Sultan 2. Mahmud zamanı Istabl-ı Âmire müdürlerinden Mehmed Bey’in oğlu olarak, H. 1248/M. 1832’de İstanbul Kuruçeşme’de doğdu. Nesebi Muhsinzâde Dâmâd Mehmed Paşa’ya dayanır. 11 yaşında iken Beşiktaş’taki Kapıağası Mektebi’ne girip mektebin hocası Hâfız Mehmed Efendi’den sülüs ve nesih meşkederek icâzet aldı. “Acem” nâmıyla yâd olunan ve Sultan Abdülhamîd’e de muallimlik yapmış olan Alî Mahvî Efendi’den Farsça okudu. Eğitimini tamamladıktan sonra Sadâret Mektubî Kalemi’ne memur olduysa da bir müddet sonra istifa etti.

Şevkî Efendi’nin H. 1294/M. 1877’deki vefâtında, irâde-i seniyye ile Menşe-i Küttâb-ı Askerî hüsn-i hat muallimliğine ta’yin edildi. Ayrıca bizzat Sultan Abdülhamîd Han-ı Sânî tarafından “reisü’l-hattâtîn” ünvânı verildi. Bilâhare rütbe-i sâniyye sınıf-ı sânîsi ile üçüncü rütbeden Mecidî nişanı ile taltîf olunduğu gibi, Şifâ-i Şerîf tahrîrine me’mur edildi. Pazartesi günleri Menşe-i Küttâb-ı Askerî’ye gidip yazı talim eder, sâ’ir vakitlerini de Kuruçeşme’deki yalısında yazı yazarak ve bahçesindeki çiçekler ve ağaçlar ile uğraşarak geçirirdi.

Yine, bir gün yine bahçesi ile ilgilendiği sırada felç geçirip dört gün sonra, H. 12 Rebi’ü’l-âhir 1317/M. 20 Ağustos 1899’da, bir cumartesi akşamı vefât etti. Ertesi gün istimbotla Eyüp’e naklolunan cenâzesi Eyüp Sultan Türbesi civârına defnolundu. Mezartaşının kitâbesi şöyledir: Târikat-ı Âliyye-i Kadiriyye’den Reisü’l-hattâtîn Muhsinzâde es-Seyyid Abdullah Bey’in rûh-ı şerîfiyçün rızâ’en-lillâhil-Fâtihâ. Sene 1317   "(ketebe.org)

Details
Lot: 60 » Hat

HASAN TAHSİN EFENDİ (1851-1914)

Nesih hat ile Naat-ı Şerif yazılı. Ketebeli. 51x45 cm

"Makam-ı mülteca Ahmed Muhammed Mustafa'dır bu
Zehi nur-i hüda Ahmed Muhammed Mustafa'dır bu
Medine hakine yüz sür şefaat şefkat istersen
Resul-i Kibriya Ahmed Muhammed Mustafa'dır bu.."

 

Tokat’taki Meydan Cami’nin imâmı Osmân Efendi’nin oğlu olarak H. 1267/M 1851’de orada doğdu. Çocuk yaşta İstanbul’a giderek medreseye girdi. Kayserili Derviş Alî Rızâ Efendi’den Bayezid Cami’ndeki dersinden icâzet aldı. Reisü’l-hattatîn Muhsinzâde Abdullah Bey’den de sülüs ve nesih meşketti. İcazetini aldıktan sonra Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den de istifâde etti.

H. 1286/M. 1869-1870’te Âli Paşa’nın himmetiyle yenilenen Mercan’daki Ya’kub Ağa Cami’ne imâm ve hatib tayin edildi. Kütüphâne-i Umûmî’nin açılışında hâfız-ı kütûblüğe getirildi. Ara ara rüşdi mekteblerde Arapça ve hüsn-i hat muallimliği yaptı. Son zamanlarında sağ tarafına felç geldiyse de, daha sonra iyileşti. Ancak bu kez bunama belirtileri baş gösterdi. Nihayet H. 5 Safer 1332/M. 3 Ocak 1914’de vefât etdi. Eyüp Bahâriyesi’nde medfun bulunan kızının yanına defnedildi. 

Details
Lot: 62 » Hat

ÇIRÇIRLI ALİ EFENDİ (ö.1902)

Hattatın kendisi tarafından altın mürekkeple Fuzuli'nin beyti yazılmıştır. Celi Sülüs İstif. Ketebeli. 32 x 43 cm. Hicri 1287 / M.1870 tarihli.

"Cevri gönlümdür çeken gözdür gören ruhsarını, Allah Allah kam alan kimdir çeken kimdir ta'ab".

Meşhur hattatın yazı kalitesi yüksek, muhteşem kondüsyonda koleksiyonluk bir eseridir.

"Hüsn-i hattı Şefîk Bey’den meşketmiş ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den de istifade ile celi sülüste zamanın önde gelenlei aasına girmiştir. Bilhassa oluşturduğu terkib ve tertiblerle dikkati çeken Çırçırlı Alî Efendi’nin “Rabbiyessir” istifini gören Kazasker Efendi’nin, hocası nezdinde onu övüp takdir ettiği dahi nakledilmektedir.
Öte yandan onunla anlaşamayan Sâmî Efendi dahi, hüsn-i hattaki kudretini itiraf etmekten çekinmemiş, bir gün çırağı Hatib Ömer Vasfî Efendi ile birlikte Saraçhâne’deki cami’in önünden geçerken, kapı üzerindeki yazısını işaret ederek: “Herif ustadır. Hele şu yazıya bak. Sakın bir şeyine itiraz etme. O, senin gibi ikide bir yalayub yazanlardan değildir.” demiştir. "
  (Kaynak: ketebe.org )

Details
Lot: 101 » Hat

HASAN SIRRI EFENDİ (1836-1907)

Celi Sülüs İstif. "Allah , Muhammed , Ömer, Osman , Ebubekir, Ali " yazılı. Ketebeli. 43 x 60 cm.

"Süleymâniye müderrislerinden Beypazarlı Mehmed Emîn Efendi’nin oğlu olup H. 1252/M. 1836-1837 yılında Yeniköy’de doğdu. Oradaki ibtidâî mektebde okurken Kur’an’ı hıfzetdi. Yine oradaki Ra’ufî Dergâhı şeyhi Mehmed Emîn Efendi’den yazı meşkederek icâzet aldı. Musikî dersleri aldığı Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den istifâde ile hüsn-i hatta maharet kazandı.

Eğitimini tamamladıktan sonra Ahkâm-ı Adliyye Nezâreti kâtiblerinden olarak senelerce devam etti. Daha sonra Meclis-i Ticâret İcrâ Dairesi’ne nakledildi ve icrâ memurluğuna kadar yükseldi. Sağlık sorunları nedeniyle emekliye sevkedildikten birkaç sene sonra 1325 yılının Şa’bân(Eylül-1907) ayında vefât etti. Rumelihisarı Kabristanı’nda medfun bulunan annesinin ve kızının yanına defnolundu. Naaşı daha sonra Yenikapı Mevlevîhânesi kabristanına  nakledilmiştir.

Details
Lot: 103 » Hat

ZİYAD MÜHENDİS

“Mühendis” ketebeli, Hicri 1417 (M. 1996) tarihli, aharlı kâğıt üzerine is mürekkebi ile celi sülüs hatla kaleme alınmış eserde “Lokman Suresi, 34. Ayet” yazılıdır. Yazının çevresi çiçek buketleri ile süslü bir su ile çevrilidir. 86 x 78 cm

"Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır." 

Details
Lot: 108 » Hat

MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)

Sülüs Nesih Kıta.İmzalı. 33x43 cm. Kaside-i Emali'den beyitler yazılmıştır. 1942 tarihli. (Laz Ömer Vasfi Efendi'nin Hicri 1220 tarihli yazısından naklen yazılı.) Meşhur hattatın sanat değeri yüksek, yazı kalitesi ve kondüsyon bakımından müzelik bir eseridir.

"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”

Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...

Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.

Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."

Details
Lot: 109 » Hat

MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)

Sülüs Nesih Kıta. 31x39 cm. İsmail Zühdi'nin yazısından nakil. Hadis-i Şerifler yazılı. "Aşk büyük insanların özelliğidir." Meşhur hattatın yazı kalitesi yüksek, muhteşem kondüsyonda, koleksiyonluk bir eseridir.

"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”

Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...

Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.

Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."

Details
Lot: 110 » Hat

MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)

Sülüs Nesih Kıta. 35x40 cm. Ketebeli. Sülüs ilk ve son satırda ebced tekerlemesi, ortadaki iki nesih satır yazıda Kaside-i Bürde'nin ilk dört satırı yazılı. Meşhur hattatın yazı kalitesi yüksek, muhteşem kondüsyonda koleksiyonluk bir eseridir.

"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”

Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...

Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.

Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."

Details
Lot: 112 » Hat

MEHMED HİLMİ EFENDİ (1822-1900)

Sülüs Nesih Kıta. İmzalı. Hadis-i Şerifler yazılı. 15x21 cm .

"Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Üç kişinin namazı makbul değildir: Kavminin sevmediği kişinin öne geçmesi, Namaz vakti çıktıktan sonra namaz kılmaya gelen, köle iken hür gibi davranan. Ve Nebi (a.s.) buyurdu. Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine tabi olursanız hidayete erersiniz."

 

“Küçük Efendi” nâmıyla anılan Abdülazîz Efendi’nin oğlu olarak 1822'de Ermenâk’ta doğdu. Babasına nisbetle “Küçük Efendizâde” künyesiyle tanınırdı. Eğitimini tamamladıktan sonra 1838'de İstanbul’a giderek Demirkapı civarındaki Ferhâd Paşa Medresesi’ne girdi. Bu esnâda hüsn-i hatta hevesle Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den sülüs ve nesih dersleri almaya başladı. İcazetini aldıktan sonra da hocasından bir hayli istifâde etti. 

Eğitimini tamamladıktan sonra kadı olarak Siroz, Burgos ve Karaferye’de görev yaptıktan sonra 1862’de İstanbul’a dönerek Meşihât Da’iresi’ne girdi. Nakibü’l-eşrâf olduğu eyyâmda Kazasker Efendi’nin kitâbet hizmetinde bulundu. Hocasının ayrılmasından sonra da uzun müddet bu görevde kaldığı için hattatlar arasında “nakîbü’l-eşrâf kâtibi” lâkabıyla şöhret buldu. 

İlâve olarak tayin edildiği Şehzâde Mekteb-i Rüşdîsi hüsn-i hat muallimliğini 1888 yılındaki emekliliğine değin sürdürdü. Bilâhare Sütlüce ve Dâvudpaşa mekteb-i rüşdîlerinin sülüs muallimliğini de uhdesine aldı. 1890’da Meclis-i İdâre-i Emvâl-i Eytâm-ı İlmiyye âzalığına tayin edildi. 1892’de de Bâyezid İnâs Rüşdîsi’nin sülüs muallimliğine getirildi. İlmî rütbesi musûlâ-i Süleymâniyye’den Edirne Müderrisliği’ne yükseltilmiş iken H. 18 Cum‘ade’l-âhire 1318/M. 14 Aralık 1900 tarihinde, Saraçhâne’de Belediye Binası yakınındaki evinde vefât etti.

Details
Lot: 114 » Hat

Prof. FEVZİ GÜNÜÇ (1956-2013)

Muhakkak Hat ile Besmele-i Şerif yazılı. Ketebeli, hicri 1425/m. 2004 tarihli, 48X98 cm.

"1956 yılında Konya’da doğdu. Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nden 1979 yılında mezun olduktan sonra Mevlana Müzesi’nde asistanlık yapmaya başladı. 1982 yılında Hüseyin Kutlu’dan sülüs ve nesih yazılarını meşke başladıktan bir müddet sonra fahri olarak Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde hat dersleri vermeye başladı.

1986’da müzeden ayrılarak Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nde hüsn-i hat okutmanı olarak çalışmaya başladı. 1987 yılında yüksek lisans eğitimini, 1991 yılında da “XV.-XX. YY. Arasında Osmanlı Dini Mimarisinde Celi Sülüs Hat Uygulama ve Teknikleri” adlı teziyle doktorasını tamamladı.

1993’te Hüseyin Kutlu’dan sülüs ve nesihten icazet aldı. Aynı sene yardımcı doçent, 2002 yılında doçent oldu. 2003-2005 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin dekanlığına vekalet etti. 2005 yılında Güzel Sanatlar Fakültesi GTES bölüm başkanlığına getirildi. 2007 yılında da profesör unvanını aldıktan sonra Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı’na tayin edildi. Her iki görev de uhdesinde iken 22 Nisan 2013 tarihinde vefat etti.   "

 

 
Details
Lot: 120 » Hat

MEHMED ŞEVKET PEKTAŞ (1879-1979)

Sülüs Beyit. Hicri 1349 / m.1930 tarihli. Ketebeli. 27x36 cm. Tezhip : "Abdülhamid" imzalı.

"Velâyet bâğının âlî gülî sadberk-i handânı Efendim
Mürşid-i pîrim Cenâb-ı Gavs-ı Geylânî"

 

 
Details
previous
Go to Page: / 1
next